9 Şubat 2016 Salı

Hayata Destek (STL)
İletişim ve Kaynak Geliştirme Müdürü
Communication and Fundraising Manager

Bir ülke düşünün ki nüfusunun yarısından fazlası evini terk etmiş olsun.

Imagine a country where half of the population had to leave their homes behind.

Tanık olduğumuz Suriye Savaşı, tarihin şimdiye kadar gördüğü en büyük mülteci krizini yarattı.  Suriye nüfusunun yarısından fazlasını yerinden yurdundan etti. 4  milyona yakın insan başka ülkelere sığınmak zorunda bıraktı. Kriz öyle hızlı büyüyor ve derinleşiyor ki, her geçen gün sarmalına aldığı insan sayısı artıyor, etkilediği coğrafya genişliyor.
Kayıtlara göre Türkiye 1,9 milyon Suriyeliyi ağırlıyor. Suriyeliler bu gün Türkiye’nin hemen hemen her ilinde hayata tutunmaya çalışıyor.  E Kartla Hayata Destek Projesi kapsamında çalıştığımız Batman ve Diyarbakır bu illerden sadece ikisi. Batman, tekrar bir düzen kurabilmek için oldukça zorlu bir şehir. Halihazırda var olan işsizlik sorunu şehre göç eden Suriyeliler ile daha da büyümüş. Temmuz ayında paylaşılan bilgilere göre 15 bin mülteci Batman’da AFAD kayıt merkezlerine müracaat etmiş. Mültecilerin çoğu çatışma bölgelerinden kaçıp gelenler bir kısmı ise savaşın yarattığı yoklukla mücadele edemeyip evlerini terk etmek zorunda kalanlar.
Syria War created the biggest refugee crisis in history in front of our eyes. Over half of the entire population has been misplaced. As the crises expands and affect a larger area, the number of the people who get caught in the chaos increase.
According to the records, Turkey currently hosts about 1,9 million Syrians who are trying to hold on to life in almost every city in Turkey. Batman and Diyarbakır, in which we carry on our Supporting Life with E-Voucher Project, are only two of these cities. Batman is a very hard city for starting over. Unemployment issue increased with the Syrians arrival. According to DEMP records, 15 thousand refugees have applied to the registration centers in Batman. Majority of the refugees escaped form the war zone and some left their homes behind due to the poverty caused by the war.
Öğlen saatlerinde kapısını çaldığımız dördüncü ev Osman* ve ailesine ait. Osman karısı, dört kızı ve bir oğlu ile birlikte kaçmış Suriye’deki savaştan. Evlerini terk edeli 10 ay olmuş. Ceylanpınar üzerinden önce Diyarbakır’a sonra Batman’a gelmişler.
“Köyde silah sesleri artmaya başladı, ISID ile çatışmalar sıklaştı. Evleri terk etmek istemedik, dayandık epey, ama baktık silah sesleri yaklaşıyor o zaman kaçmaya başladık. Korkan kaçtı,” diyor hikayesini anlatırken.
Around noon time, we visited the fourth house to meet Osman and his family. Osman fled from the war with his wife, four daughters and one son. It’s been 10 months since they took the journey from Ceylanpınar to Diyarbakır and to their final destination Batman.
“Sound of the guns ascended as the battle with ISIS increased. We did not want to leave, we resisted but the gunshots were getting closer and we started to flee. Those who were scared, fled.” says Osman. 
Evlerini terk ederlerken umutları kısa süre sonra dönebilmekmiş. Osman’ın karısı Ria* memleketlerinden gelen her haberle umutlarının azaldığından bahsediyor.
“Gitmek isterim elbette evime, toprağıma. Ama nasıl gidelim. 5 çocuğum var, nasıl korurum onları orda. Burada zorluk çekiyoruz ama biliyoruz ki şimdilik güvendeyiz.”
They left their homes with the hope of retuning back one day. However, Osman’s wife Ria says that hope is decreasing with the news coming back from their country.
 “I would like to go back to my land. But how can we. How can I protect my 5 children over there. We struggle here but at least we know for now we are safe here.”
Güvende olmak, aslında istedikleri tek konfor bu. Bunun için ise hayatlarını düzene koymak zorundalar. E-kartla Hayata Destek ’den aldıkları yardım bunu yapabilmeleri için fırsat olmuş. Aylık yardım sayesinde gıda masrafları için para harcamalarına gerek kalmamış.
Şehrin meydanlarında günlük iş bulma umuduyla bekleyen insan kalabalığına eklenen mültecileri gördüğünüzde düzenli bir gelirin bu aileler için önemini daha iyi anlıyorsunuz. Kamp alanı dışında yaşayan çoğu mülteci aile  imkanlarını birleştirerek ortak yaşayabilecekleri evler tutuyorlar. Ortalama ev kiraları 250 TL; buna eklenen elektrik ve su faturaları da var. Osman da henüz sabit bir iş bulabilmiş değil. Hamallık yaparak kazandığı parayla ev kiralarını ve diğer masraflarını karşılamaya çalışıyor. Ailenin çocukları küçük yaşlarda olduğundan Ria da çalışamıyor. 7 kişilik bu ailede tek çalışan ailenin babası.
 “Zor ama hamallıktan kazandığımı ev kirasına ve diğer ihtiyaçlarımıza harcıyoruz. Gıda alışverişi için de kartları kullanıyoruz”
The only comfort they are looking for is safety. They need to put their lives in order to do this. The monthly food assistance aid they receive from the Supporting Life with E-Voucher Project allowed them not spending money on food.
Once you see the refugees joining to the crowds with the hope of finding daily jobs, you understand the importance of regular income for these families. Refugee families who live outside the camps, combine their resources and rent a place where they can all live together. Average rent is 250 TL, plus utilities in the area. Osman did not find a stable job yet. He is trying to pay the rent and other expenses with the money he makes working as a porter. Ria is not able to work since her children are young of age. At a family of 7, Osman is the only one who can work.
 “Its hard but we are trying to use the money I make as a porter for the rent and other needs. We use the cards for food expenses.” 
Osman bize hikayesini anlatırken birbirinden güzel bakan çocukları da etrafımızı sarıyor. Kızlarının en büyüğü bize sıcak Ağustos gününde buz gibi soğuk su ikram eden 11 yaşındaki Arin*. Ortanca kızları 9 ve en ufak kızları ise 7 yaşında. Ailenin en yaramazı ise muhtemelen kapı eşiğinden elindeki mızıka ile kendini bir gösterip bir gizleyen  … 3,5 yaşındaki Ahmer*. Ahmer’in Türkiye’de sahip olduğu tek oyuncak elindeki mızıkası.
As Osman is telling his story, his children with beautiful looking eyes surrounds us. The eldest one of his daughters Arin , who is 11, served us iced cold water on a hot August day. His other daughters are 9 and 7. The naughtiest of the family is probably is 3,5 year old Ahmer, who keeps hiding and showing himself at the doorway with his one and only toy-his harmonica in hand. 
 
Ahmer’in  tek oyuncağı elindeki mızıkası. Ahmer is holding his 
only toy, his harmonica
(c)STL, Batman, 2015
Suriye’de 2011 yılında başlayan bu kriz tıpkı Osman’ın ailesinde olduğu gibi aslından en çok çocukları etkiledi. Geçen yıl 260 bin olan çocuk mülteci  sayısı, bu yıl 1 milyon 311 bini aştı. Komşu ülkelere sığınmak zorunda kalan bu çocukların yaklaşık 425 bini, 5 yaşından ufak. Tıpkı Ahmer gibi. 
Syria crisis, began in 2011, affected the children the most just like Osman’s family. Last years the number for children refugees of 260 thousand, this year increased to 1 million 311 thousand. Just like Ahmer, 425 thousand of all children who had to refuge in surrounding countries, are under 5.
Osman ve eşinin önceliği, çocuklarının güvenliğini sağlamak, sonra da onlar için yeni bir düzen kurabilmek. Çocuklarını sağ salim çatışma ortamından çıkarabildiklerine her gün şükrettiklerinden bahsediyorlar. Şanslı da sayılabilirler aslında çünkü Suriye’deki savaş 10 binden fazla çocuğun hayatını kaybetmesine sebep oldu. Suriyeli çocuklar sadece hayatlarını değil, geleceklerini de kaybediyorlar. Savaşmaya zorlanıyor, gözaltında tutuluyor, çocuk işçi olarak ağır işlerde çalışmak zorunda kalıyor ve eğitim haklarından mahrum ediliyorlar.
Osman and his wife’s priority is to provide the security for their children and to  establish a new life for them. They mentioned that they are grateful everyday for being able to remove their children the conflict zone. As a matter of fact, they could be considered luck since Syria War has caused 10 thousand children death. Syrian children are not only losing their lives, but also their future. They are taken in to custody, forced to fight and to work hard labor, while being deprived from the right of education.
Türkiye’de okula giden Arin 11 yaşında ve doktor olmak istiyor.Arin who is going to school is 11 and she wants to be a doctor. (c) STL, Batman, 2015
Osman okul çağındaki iki kızını okula gönderiyor. 7 yaşındaki Adile* ise bu sene başlayacak. Kafalarını sokabilecek bir çatı bulur bulmaz “okumazlarsa olmaz” deyip çocuklarını okula yazdırmışlar.  Türkiye’ye geleli 10 ay olmuş ama ufaklıklar şimdiden Türkçe konuşmaya başlamış, anne ve babalarına tercümanlık yapıyorlar. Arin okulunun eski okuluna benzediğini söylüyor.
“Ama eski okulumda daha çok arkadaşım vardı “ diye de ekliyor.
Two of Osman’s daughters are going to school. Adile, 7 years old, will start this year. Once they found a roof to live under, they signed up their children to school immediately. It’s been only 10 months since they arrived to Turkey, but the youngling started speaking Turkish already and are interpreting for their parents. Arin says that her current school looks like the one back home. 
“But I  had more friends at my old school“ she adds.
Mızıka çalmayı seven Ahmer ve doktor, öğretmen olmak isteyen kardeşleri henüz umut dolu.  Oysa onların sahip olduğunun aksine, savaş en çok umutları yok ediyor, bittiğinde ise geride travma ve öfke kalıyor.

Suriye’deki krizin sona ermesi için çabalamak bir yana belki en büyük mücadele savaşın mağduru olan bu çocukların “yeniden gelecekten umudu olan bir nesil“ olmaları için verilmeli. Aksi halde geçim sıkıntısında boğulan,  geleceklerini hayal etmeyen, öfkeye yenik düşmüş nesiller, savaşın geride bıraktığı izler olarak tarihte yeni roller alacak. 
Harmonica player Ahmer and her other siblings who wants to be doctors and teachers are full of hope. Instead of what they currently have, the war destroys hope and leaves over only anger and trauma.
Aside from the efforts to end the crisis in Syria, perhaps the biggest challenge battle needs to be given to the children of war for them to be a generation with hopes of future. Otherwise new roles will be added to the history at the time of war with a generation who are drowning in financial troubles, does not dream of the future and succumbed to rage.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder