Ayşe Tekağaç, Diakonie
Katastrophenhilfe'ın Türkiye'nin güney doğusunda bulunan Diyarbakır'daki
stratejik ortağı 'Hayata Destek Derneği' için çalışıyor. Bir önceki Proje
Yöneticisi ile E-kart projesi üzerinden nakit yardımı konusunda röportaj yapmak
için birkaç ay önce gelmiş olduğum ofisteyiz. Ofisin bahçesinde yaşayan
hayvanları sorduğumda bana köpekle ilgili kötü haberi veriyor ve bir ördeğe
saldırınca onu geri vermek zorunda kaldıklarını anlatıyor. İyi haber ise,
kaplumbağa hâlâ buralarda. Çok sayıda kedi de bahçedeki gölgeliğin tadını
çıkarıyor. Dayanılmaz sıcağa rağmen Ayşe'nin Diyarbakır'ı sevdiği her halinden
belli. İtiraf ediyor: "Diyarbakır'a gelmek istememin nedenlerinden biri de
bu kente âşık olmam. Barış süreci boyunca buraya pek çok defa geldim ve bu
kente âşık oldum diyebilirim. Aslında bu aşkım hâlâ devam ediyor ama
sosyalleşme ve eğlence gibi açılardan şehir artık eskisi gibi değil. Artık
belli sınırlar içindeyiz."
Özel İhtiyaç Fonu (Special Needs Funds,
SNF) projesi, Avrupa Komisyonu İnsani Yardım ve Sivil Koruma Ofisi ECHO tarafından
finanse ediliyor. Projenin uygulayıcısı ise Diakonie Katastrophenhilfe
desteğiyle çalışan Hayata Destek Derneği. Bu fon prensip olarak, toplumda
süregelen korunma sorunları için son çare olarak tanımlanıyor. Bir bireyin birden fazla konuda savunmasız
olması halinde, birey, komite kararıyla Özel İhtiyaç Fonu'ndan faydalanma
hakkına sahip olarak değerlendirilebiliyor. Örneğin tıbbi malzeme satın alımı,
konut onarımı, gıda ve malzeme yardımı, cinsiyet temelli şiddet mağdurları için
geçici barınma olanağı sağlamak, ulaşım giderlerini, mahkeme ve evrak
masraflarını karşılamak ve koruyucu bir geçim kaynağı temin etmek için gereken
donanımı sağlamak amacıyla bu fondan yararlanılabiliyor.
Ayşe, Özel İhtiyaç Fonu projesini
daha ayrıntılı olarak anlatarak devam ediyor.
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Ayşe ve kısa bir süre önce
Diyarbakır'a taşındım. Yaklaşık altı aydır burada yaşıyorum. Londra'da büyüdüm.
Son dört aydır Hayata Destek Derneği'nin Diyarbakır temsilciliğinde Proje
Yöneticisi olarak görev yapıyorum. Psikososyal destek faaliyetlerini yönetmenin
yanı sıra, Özel İhtiyaç Fonu bileşenini de kapsayan Vaka Yönetimi sorumluluğunu
da üstlenmiş bulunuyorum. Kendimi kısaca bu şekilde tanıtabilirim.
Bize Özel İhtiyaç Fonu programının ne olduğunu ve nasıl işlediğini
anlatabilir misiniz?
Özel İhtiyaç Fonu, özel
ihtiyaçlarını kendileri finanse etme olanağına sahip olmayan sığınmacı ailelere
veya bireylere destek sağlayan bir programdır. Vaka Yönetimi programımızın bir
parçasıdır. Hayata Destek Derneği'nin proje ekibi tarafından bir vaka ile
ilgili olarak ekstra desteğe ihtiyaç duyulduğu tespit edildiği hallerde, Özel
İhtiyaç Fonu kanalıyla yardım sağlanmasını kapsar.
Diyarbakır'da Özel İhtiyaç Fonu projesini ilk olarak ne zaman
başlattınız?
Özel İhtiyaç Fonu projesi, Ocak
2016'dan bu yana yürüttüğümüz bir proje.
Diyarbakır'da kaç vaka tespit ettiniz?
Şu ana kadar Diyarbakır'da 54
vaka, Batman'da ise 42 vaka için destek sağladık.
Özel İhtiyaç Fonu tarafından sağlanan işitme cihazı
En sık rastladığınız talep nedir?
Duruma göre değişiyor. Genellikle
tıbbi yardım talebiyle, en çok da tıbbi cihazların satın alınmasına yönelik
taleplerle karşılaşıyoruz. Ayrıca, battaniye ve kışlık gereçler gibi evde
kullanıma yönelik eşyalarla ilgili talepler de geliyor. Açıkçası, talepler
mevsimlere göre değişiyor. Konut onarımına ilişkin talepler de alıyoruz. Bazen
elektrik tesisatının kurulması, bazen kırık bir pencerenin ya da kapının tamir
edilmesi, bazen de evde boya yapılmasına yönelik taleplere cevap veriyoruz.
Sığınmacıların yaşadığı evler çoğu zaman oldukça kötü durumda oluyor.
Öte yandan, kira yardımı
konusunda çok sayıda talep almamıza rağmen bu konuda çok fazla bir şey yapmamız
mümkün olamıyor. Ev sahipleri resmi evrakı ibraz etmekten imtina ettiği için
sorun yaşıyoruz. Burada ikinci bir yol olarak, bizlerin sağladığı bir eve
taşınma seçeneğini sunuyoruz, ancak sığınmacılar, kira desteği sağladığımız
altı aylık sürenin kısalığı ve bu sürenin sonunda kirayı ödeyememe endişeleri
nedeniyle yeni bir eve taşınmaktan çekiniyor. Dolayısıyla, kötü koşullar
altında olsa bile, halihazırda bulundukları yerde kalmaya devam etmeyi tercih
ediyorlar.
Özel İhtiyaç Fonundan kimler faydalanıyor?
Temelde iki grubumuz var: Suriyeli
sığınmacılar ve Iraklı Ezidiler. Özel İhtiyaç Fonu’nu ağırlıklı olarak
şehirlerde bulunan Suriyeli sığınmacılar ve şehir dışındaki kampta bulunan Ezidiler
için kullanıyoruz. Bu iki grubun ihtiyaçları birbirinden farklı. Ezidiler
Türkiye'de herhangi bir yasal statü sahibi değil, yani Suriyeliler gibi geçici
koruma kapsamında değiller. Dolayısıyla, sağlık hizmeti gibi kamu hizmetlerine
erişim olanakları yok. Bu nedenle, kampta ikincil sağlık hizmetlerine yönelik
yoğun bir taleple karşı karşıyayız. Medicins
du Monde ve Yeryüzü Doktorları
tarafından yürütülen bir temel sağlık hizmetleri merkezi var, ama sadece temel
düzeyde. İlave bakıma ihtiyaç duyanlar, örneğin bir kliniğe veya hastaneye sevk
edilmesi gerekenler, eğer özel bakım için yeterli maddi imkanları yoksa gidemiyorlar.
Bu nedenle, Özel İhtiyaç Fonu, şehirlere göre kampta daha fazla talep görüyor.
Günlük iş yaşamınızda karşılaştığınız en büyük zorluk nedir?
Maalesef, Diyarbakır'daki çatışma
ortamı git gide derinleşiyor. Benim açımdan zorlayıcı olan şeylerden biri çalışma
arkadaşlarımın güvenliklerini sağlamak, güvende olduklarından ve haberleri
takip ederek çevrede olup bitenlerden haberdar olduklarından emin olmak. Kampta
güvenlik çok büyük bir sorun teşkil etmiyor, ancak Vaka Yönetimi ekibi şehirde
gerilimin yüksek olduğu, her an silahlı bir çatışmanın ortaya çıkma
olasılığının olduğu yerlere gidiyor. Bu durum yararlanıcılarımızı da yakından
ilgilendiriyor: Çatışma ortamından kaçarak buraya geldiler ama burada da
kendilerini süregelen bir çatışmanın ortasında buldular. Bu bazen duygusal
açıdan da zorlayıcı oluyor.
Diyarbakır’da çok sayıda yararlanıcımızın
ikamet ettiği bölgesinde patlak veren krizin ardından, onları süratle güvende
olacakları alternatif bir yere yerleştirmemiz gerekti. Bir düğün salonu kiraladık.
O sırada oradaydım ve ellerinde bavullarıyla gelişlerini izledim. Suriye'de
yaşadıklarını burada da tekrar yaşamaları gerçekten çok acı bir durum.
Özellikle paylaşmak istediğiniz bir başarı hikâyeniz var mı?
Evet. İki tane var.
Yararlanıcılarımızdan biri son
derece içine kapanıktı ve sosyalleşmekten çekiniyordu. Jinekolojik bir
hastalığı vardı ve bununla bağlantılı olarak da ruhsal bir rahatsızlıktan
muzdaripti. Onu bir hastaneye gönderdik ve tedavisi yapıldı. Bu tedavi, ruh
sağlığını da çok belirgin bir şekilde etkiledi. Kamptaki psikoloğumuzdan destek
aldığını da eklemeliyim. Bu yararlanıcımız, tedavi sonucunda küpe, kolye ve
hediyelik eşya üretmeye, kadın faaliyetlerine katılmaya başladı. Kendisiyle
çalışan saha personelimizden aldığım bilgilere göre artık kendine bakıyor,
tırnaklarına cila sürüyor ve insanlarla iletişim kurarken takındığı tavırlarda
büyük bir değişim görülüyor. Gerçekten de çok büyük ilerleme kaydetti.
İkinci hikâye, çalıştığımız
kamplarda tek başına yaşayan, herhangi bir geliri olmadığı için kuaförlük
malzemeleri talep eden bir Suriyeli kadınla ilgili. Eskiden kuaförlük yapıyormuş. Kendi evinde
bir odayı kuaför salonu olarak düzenledi ve müşterilere -sadece kadınlara- saç
bakımı ve diğer güzellik hizmetleri veriyor... Yani, artık bir geliri var.
Çalıştığınız ortamla ilgili olarak, gelecekten dileğiniz nedir?
Gelecekten dileğim, bu insanların
kendi geleceklerini görebilmeleri. Bu, onlar için son derece önemli. Özellikle
de statü problemi yaşayan Ezidilerin Sincar'a geri dönmeleri çok zor. Bu
bölgenin IŞİD'den temizlenmiş olduğu söylense de, Ezidiler etnik kökenleri ve
dinleri nedeniyle endişe duyuyor. Bu, onlar için uzun yıllardan beri süregelen
bir sıkıntı. Benim dileğim, bu insanların kendilerine ait bir gelecekleri
olduğunu görebilmek.
“My wish
for the future is that these people
will be able to see their own future”
Special Needs Funds in Southeast Turkey:
Interview with Ayse Tekagac
A women is provided with an orthopaedic
shoe through the support of the Special Needs Fund. Turkey/2016
Ayse Tekagat works for ‘Support to Life’
strategic partner organization of Diakonie Katastrophenhilfe in Diyarbakir,
southeast Turkey. While we talk, she is sitting in the same office I once sat
months ago, for an interview about the cash assistance though E-voucher project
with the previous Project Manager. As I comment about animals that lived in the
office gardens, she gives me the sad news that the dog –no longer a puppy- attacked
a duck so they had to give it away. The good news is that the turtle is still
around and also many cats enjoy the coolness of the garden. Although the heat
is unbearable, Ayse cannot hide her love for Diyarbakir. “One of the reasons
why I wanted to come to Diyarbakir is because I love this city. During the peace
process I came here so many times, and I loved this city, I still love it, but
it’s not what it used to be like in terms of socializing and enjoying
ourselves. We are limited now.” She confesses.
The Special Needs Funds project is funded
by the European Commission’s Humanitarian Aid and Civil Protection department and
it’s implemented by Support to Life (STL) with the support of Diakonie
Katastrophenhilfe. As a principle, it is considered as a last resort solution
for ongoing protection problems in the community. When an individual faces multiple
vulnerabilities, their case can be found as eligible for Special Needs Fund
through a committee decision. The funds can be used for example for purchasing
medical equipment, repairing of residences, providing food and material
assistance, providing temporary residents for victims of gender based violence,
helping cover transportation, legal and documentation costs as well as
providing the necessary equipment to set up a protective livelihood.
Ayse finds time to explain the SNF project
in further detail.
Please
introduce yourself:
My name is Ayse, and I recently moved to
Diyarbakir. I have been here for almost six months. I actually grew up in
London. Since four months, I am the Project Manager in the Diyarbakir office
for Support to Life (STL). I am managing the Pyscho-social support (PSS)
activities and also recently I have taken over the responsibility of Case
Management which also includes the Special Needs Fund (SFN) component. So
that’s me briefly.
Can
you explain with your own words what the SNF program is and how it works?
The SNF is providing assistance to families
or individuals from the refugee community who cannot manage to fund their special needs themselves. It’s a
component of our Case Management program. When STL’s project team identifies a
case in which extra support is needed, we provide the assistance through SNF.
When did you launch the SFN project in Diyarbakir?
The SNF project has been running since January
2016.
How
many cases have you identified in Diyarbakir? So
far we have supported 54 cases in Diyarbakır and 42 cases in Batman.
Hearing aid provided by the Special Needs
Fund.
What is the most common demand?
It changes. It tends to be medical
assistance: mostly buying medical equipment. We also have home material
requests: these could be blankets and winterization items. Obviously this
depends on the time of the year. We also have requests for repairing homes:
installing electricity, repairing a broken window or door or sometimes the
house may need to be repainted. The houses refugees tend to live in are many
times in a bad condition.
Additionally, we have had many requests of
rental assistance but we find that we cannot really go forward with it. It’s
been very problematic because we need to be provided official documents from
the home owner, who are reluctant to provide these documents. A second option
would be that they move into a home that we provide, but the six month rent
period that we cover is so short, that refugees don’t want to move out into the
new house and after not be able to afford to pay the rent. They rather stay
where they are even if it’s in bad conditions.
Who
are the beneficiaries of the SNF?
We have basically two groups: Syrian
refugees and Yezidis from Iraq. We provide SNF to mainly Syrian refugees in the
cities and to the Yezidis in the camp outside the city. Their needs are
different. The Yezidis don’t have any legal status in Turkey, which means they
are not under temporary protection as the Syrians are. Consequently they don’t
have access to public health services for example. For this reason we have a
very high demand in terms of secondary medical care in the camp. There is a
primary health centre there provided by Medicins
du Monde and World Wide Doctors
but it’s only primary. So if they need extra care, for example if they need to
be referred to a clinic or a hospital, they can’t go unless they have money to
use private care. For this reason, actually the SNF demand is higher in the
camp than in the urban settings.
What
is the hardest challenge you face in your day to day job?
In Diyarbakir the conflict is unfortunately
intensifying. And one of the main things that is challenging for me is taking
care of my staff, making sure they are safe and following the news to know what
is happening and where. The security in the camp is not of major concern but
the Case Management team actually go
into areas of the city where tensions and armed clashes could
potentially occur. And this is also relevant for the beneficiaries: the fact
that they have escaped conflict and now they find themselves living in an area
in which conflict is ongoing. This is sometimes emotionally difficult.
We had a crises in a part of the city where
lots of beneficiaries were residing and we had to immediately find an
alternative secure place for them to stay. We ended up renting a wedding
reception hall. I was there and I saw them arrive with all their baggage. It’s
horrible that they have to go through again the same thing they lived back home
in Syria.
Do
you have any success stories you specially like that you would like to share?
Yes. I have two.
One of our beneficiaries was very isolated
and didn’t want to socialize. She had a gynaecological illness with an
associated mental illness. We transported her to the hospital where she was
treated for her complications. This had an immense impact on her mental health
too. I must add that she also received treatment from our psychologist in the
camp. She has eventually started getting involved with the women’s activities
by making earnings, necklaces and souvenirs... The field staff who work with
her says she is taking care of herself, putting on nail varnish and that she has
changed her attitude while communicating to others. She has really done an
amazing progress.
The second story is of a Syrian woman
living alone in one of the camps we work in. She had no income so she asked for
equipment for doing hairdressing. She used to be a hairdresser in her hometown.
In her own house she set up a salon for hairdressing and she receives customers
– only female customers- who get their hair done, and have other beauty
treatments done.. So she has an income now as well.
Related
to the environment where you are working, what is your wish for the future?
My wish for the future is that these people
will be able to see their own future. It’s very important for them. Especially
for the Yezidis, who have a status problem, they can’t go back to Sinjar, even
that it’s been deemed a liberated area from ISIS, they continue to have
concerns because of their ethnic background and their religion. It’s a
historical issue what they suffered to date. So my wish is being able to see
that these people have a future, their own future.